CERES KAMPANYA SETİ – 1
5 Kitap 121 TL
Sadece 14.90 TL

Eylül’de Doğmak, Begüm Gürlük
Düşler ve Gölgeler, İpek Anamur Genç
Şemşi Paşa Paşazı, Şebnem Aybar
Mutluluk Kulübü, Müge Çevik
Karakelem Aşk, İpek Anamur Genç
EYLÜL’DE DOĞMAK, Begüm Gürlük
Roman, 224 Sayfa
Güçlü olmak yıkılmamak değil, yıkıldıkça kalkıp vazgeçmemekmiş. Sanıyordum ki güçlü olmak; yıkıldığın zaman belli etmemektir. Üzüldüğün zaman, çabucak atlatmış gibi görünmek, hayata kaldığın yerden devam ettiğini herkese göstermektir. Güçlü olmak; tam da ne yaşıyorsan onu olanca haliyle yaşamak, kimseden çekinmeden, umursamadan acını, başarısızlığını, hatanı yaşamak ve sonrasında alman gereken ders varsa alıp, tüm gücünle tekrar ayağa kalkmak, tekrar denemek, tekrar aşık olmak, tekrar iş kurmak, tekrar okumak, sıfırdan başlayabilmekmiş. Hayat bir anda değişebilen ama aynı hızla adapte olamadığımız bir yolculuk. Bir hayat kaç farklı düzene evet diyebilir? Bir hayata kaç aşk sığabilir? Ve kaç kez bedel ödenir? Onca engel ve hayal kırıklığı varken, peki Eylül bu hayata nasıl tutunabilir?
ŞEMŞİ PAŞA PAŞAZI, Şebnem Aybar
Roman, 360 Sayfa
Çikolata kutusunda yalnız başına bırakılan bitterlereydi sevdam. O yenilip yutulan sütlü lezzeti değil, damağa yapıştırılıp, saatlerce orada erimeye bırakılan acı tadı sevdim hep… ben “adam” sevmişim meğerse. Damağımda saatlerce yapışıp kalacak bir adam. Dişimi kıracak, tabakta öksüz bırakılmış bir beyaz leblebiyi istemişim. Aynada vişne çürüğü elbisemle ben varız. Oysa bir zamanlar her yerim maviydi. Denizle gökyüzünün benzeştiği kadar benzerdim maviye. Kirlettiler önce denizi. Sonra beni. Vişne çürüğü oldum sonra, bir yanım maviye direndi uzunca bir süre. Şimdi her yerim çürüdü. Her kadın bir kere en azından sevilmiş olmalı. Olmak zorunda. En azından bir cebi sevilmişlikle, sevişmişlikle dolu olmalı. Ve hınca hınç bir Eminönü otobüsünde, bir yankesiciye çarptırtmış olmalı o sevişmişliğini. “Elime her aldığımda bırakmak istemediğim, her bırakmak zorunda kaldığımda özlediğim bir dünya. Kelimelerinde, bakmak istemediğim tüm yanlarımın, kadın olarak yaşadığım zorluklarla, içimde gizlediğim gücün, en karanlık gölgelerimin kenarında geziniyorum. Bana olmaz bu demek istiyorum, olabileceğini fısıldayan her satıra rağmen. Kalk git çık buradan demek istiyorum. Kitabı bırakıp kendimden uzaklaşmak isterken elim tekrar o satırlara uzanıyor. O gitmiyor, ben de kalıyorum. Devam ediyorum okumaya… Başıma gelmemiş başıma gelenleri. Şebnem Aybar yine beni diliyle büyülüyor, hikayelerin sertliğiyle tokat atıyor, çalkalanıyorum.
YEŞİM CİMCOZ
YEŞİM CİMCOZ
DÜŞLER VE GÖLGELER, İpek Anamur Genç
Roman, 280 Sayfa
Gitmek zordur. Ardında mutluluğu, geçmişi ve koca bir geleceği bıraktığını bilerek gitmek… Köklerinden uzak, savrulduğun o yerde tutunmaya çalışmak. Tekrar yeşertebilecek misin dallarını? Sonbahar rüzgârlarıyla uçuşan yaprakların gün gelip yeniden kaplayacak mı gövdeni? Bir kez daha sevebilecek misin, onu sevdiğin gibi? Unutmak mümkün mü avuçlarından kayıp gidenleri? Düşler ve Gölgeler, 90’lı yıllarda beş gencin üniversite bahçesinde filizlenen tutkulu dostluğunun, rastlantılarla değişen, farklı yollara savrulan hayatlarının ve düş ile gerçeğin iç içe geçtiği imkânsız bir aşkın hikâyesi… Şimdi odanın içinde dört dönüyor, saçlarını karıştırıyordur ya da düşünceli olduğunda yaptığı gibi sakalına dokunuyordur. Of nerede bu telefon! Kalemime değdi elim. Hayır, bu da değil. Heyecan doluydum. Çantamın içine eğildim. Evet, gördüm onu. Sonunda… İşte orada. Dokunuyorum… Sonunda buldum onu… Bu ses de ne? Bu gürültü… İncilerim… İncilerim parmaklarımın arasından hızla sağa sola dağılıyor, benden kaçarcasına uzaklaşıyorlar. Çabalıyorum ama tutamıyorum…
MUTLULUK KULÜBÜ, Müge Çevik
Kişisel Gelişim, 168 Sayfa
Ne mutsuzluğu yok etmek mümkündür ne de bu sayede mutluluğu yakalamak. Mutluluğu öğrenmek için yapılacak en akıllı iş mutsuzluğa birkaç basamak yukarıdan farklı bir bilinç ile bakmaktır. Bu kitap bu basamakları birlikte çıkmak ve yaşama baktığımız yeri değiştirmek üzere tasarlanmıştır. “Bir derdimiz varsa şükür hayattayız demektir, çünkü kendimize dert edindiklerimizin hepsi bu yaşamın meseleleri. Hayatta olduğu sürece mutluluk peşindedir insan ve yine hayatın içinde bir arayıştır mutluluk. Büyüyen, gelişen, asgari fiziksel ihtiyaçlarını karşılayıp daha fazlasının peşinde olanların konusudur bir bakıma mutluluk. Bu hali ile de keyif çıkartılabilir mutluluk arayışından. Yaşam bir bakiyeler toplamı, artısı eksisinden fazla ise veya artısını daha fazla görünür, hatırlanır, uzatılır kılabilirse insan bütün ustalık bu noktada. Tatsız şeyler illa ki olacak, zıtlıklar kendini her fırsatta gösterecek, bu sayede yaşam renklenecek ve hepimize büyüme fırsatı sunmaya devam edecek.”
KARAKALEM AŞK, İpek Anamur Genç
İpek Anamur Genç, 320 Sayfa
“Bütün bir ömür
şu küçücük kutuya sığıyor, ne garip.
Birkaç gençlik fotoğrafı, bir mektup,
bir toka, kurumuş bir papatya,
istiridye kabuğu, bir şiir defteri.
Hepsi bu! Hayatta en kötü şey nedir, bilir misin?”
“İhanet mi?”
“Geç kalmak… Hayatta en kötü şey
geç kalmak.”
Hayaller içinde yaşayan sıradışı bir ressam.
O’na tutku ile bağlı bir kadının
aşkı uğruna ödediği ağır bedel.
Yağlıboya bir tablonun gölgesinde
hayatının rotasını değiştiren Gül.
Berf in ve Demir’in çarpıcı, ezberbozan hikâyesi…
Kitaplığınızın tekrar okunacaklar rafinda
yerini şimdiden hazırlayın…